sürmek
Turkish
Etymology
From Ottoman Turkish سورمك (sürmek, “to drive before one, to drive away, to banish, to advance, to sell in open market, to continue, to rub on or against, to shoot out, to protrude”),[1][2] from Old Anatolian Turkish [script needed] (sür-, “to drive away, to spend time, to go ahead, (for time) to elapse, to rub, to smear”), from Proto-Turkic *sǖr- (“to drive before one, to lead, to drive away”).[3][4] Although, both senses "to drive, to banish" and "to rub" were originated from the same root, it was not until Old Anatolian Turkish era when the verb went through semantic expansion and took on the latter meaning and began to be used in the sense "to cast away disease or ugliness via balms, ointments or medicine".[5]
- Azerbaijani sürmək (“to continue, to last”)
- Bashkir һөрөү (höröw, “to exile, to plow”)
- Chagatai [script needed] (sürmek, “to drive, to drive away, to plough land”)
- Chuvash сирме (sirme, “to move away”)
- Khakas сӱрерге (sürerge, “to drive, to chase, to expel”)
- Kipchak [Arabic needed] (sür-, “to banish”)
- Kyrgyz сүрүү (sürüü, “to move forward, to rub, to scrape”)
- Southern Altai сӱрер (sürer, “to drive, to chase”)
- Tatar сөрү (sörü, “to drive, to exile, to plow”)
- Turkmen sürmek (“to drive, to smear, to daub”)
- Tuvan сүрер (sürer, “to clean, to purify”)
- Uyghur سۈرمەك (sürmek, “to move, to shift, to pursue, to chase, to spread, to smear, to apply”)
- Uzbek surmoq (“to move, to propel, to rub”)
- Yakut үүр (üür, “to drive, to expel”)
Pronunciation
- IPA(key): /syɾˈmec/
- Hyphenation: sür‧mek
Verb
sürmek (third-person singular simple present sürer)
- (transitive, with dative) To operate a wheeled vehicle; to drive, to ride.
- Araba sürüyoruz. ― We are driving cars.
- Bisiklet süreceğim. ― I will ride a bike.
- (intransitive) To continue to happen, to go on, to last, to take a certain amount of time.
- Bu sonsuza dek sürecek mi? ― Is this going to last forever?
- (transitive, with dative) (of animals) To huddle before one and compel to move forward; to drive.
- Bir sıçrayışta arabaya atlayarak hayvanları sürdü. ― He jumped into the cart in one leap and drove the animals.
- (transitive, with dative) To push forward, to send, to drive.
- Bu şartlar altında Rommel tüm tanklarını savaşa sürmek zorunda kaldı. ― Under these circumstances Rommel was forced to send all of his tanks onto the battlefield.
- (transitive, with dative) (of a container or a cooking utensil) To hold over or to place on fire, a stove or in an oven.
- Matarayı ateşe sürdü, suyun kaynamasını bekledi. ― He held the canteen over the fire, waited for it to boil.
- Fırın ısınınca tepsiyi fırına sürün. ― Once the oven heats up, place the tray in the oven.
- (transitive, with dative) To cause to touch, to make touch.
- Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim. ― I tilted my head to touch it to her hair.
- Elini ekrana sürme, iz oluyor. ― Don't touch the screen with your hand, it leaves a mark.
- (transitive, with dative) To exile, send into exile, to expel, to cast out, to banish.
- Sultan IV. Murat, Hezarfen Ahmet Çelebi'yi uçuşundan sonra bir kese altın verip Cezayir'e sürdü. ― After giving Hezarfen Ahmet Çelebi a pouch of golden coins, Sultan Murat IV exiled him to Algeria.
- (transitive, with dative) To spread something on a surface in a thin layer; to rub, to smear, to apply.
- (transitive, with dative) To put on the market; to put up for sale, to launch, to release, to make available for purchase.
- Albümün baharda piyasaya sürülmesi planlandı. ― The album was planned to be released to the market in spring.
- (transitive, with dative) To release money into circulation illegally.
- Tutuklanan zanlı sahte para sürmekten yargılanıyor. ― The suspect arrested is being tried for releasing fake money.
- (transitive) To remain in a certain state or situation; to lead, to maintain.
- göçebe hayatı sürmek ― to lead the life of a nomad
- saltanat sürmek ― to reign, to rule (literally, “to remain the ruler, to maintain (one's) sultanate”)
- sağlıklı bir ilişki sürmek ― to maintain a healthy relationship
- (transitive) To turn over the soil to prepare a field for planting; to plough, to till.
- Çiftçi tarlasını sürüyordu. ― The farmer was ploughing his field.
- (intransitive) (of time) To pass, to elapse.
- (transitive, intransitive, with dative) (of plants) To sprout, to germinate, to grow in size, to shoot forth, to grow roots, to strike roots.
Conjugation
Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.
Positive declarative | ||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
infinitive | sürmek | |||||||
impersonal participle | imperfective | süren | ||||||
perfective | sürmüş | |||||||
prospective | sürecek | |||||||
personal participle | non-prospective | sürdüğüm | sürdüğün | sürdüğü | sürdüğümüz | sürdüğünüz | sürdükleri | |
prospective | süreceğim | süreceğin | süreceği | süreceğimiz | süreceğiniz | sürecekleri | ||
verbal noun | sürme | |||||||
way of doing | sürüş | |||||||
singular | plural | |||||||
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | |||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | |||
indicative | present | aorist | sürerim | sürersin | sürer | süreriz | sürersiniz | sürerler |
imperfective | sürüyorum | sürüyorsun | sürüyor | sürüyoruz | sürüyorsunuz | sürüyorlar | ||
past | perfective | sürdüm | sürdün | sürdü | sürdük | sürdünüz | sürdüler | |
imperfective | sürüyordum | sürüyordun | sürüyordu | sürüyorduk | sürüyordunuz | sürüyorlardı (or sürüyordular) | ||
future | süreceğim | süreceksin | sürecek | süreceğiz | süreceksiniz | sürecekler | ||
inferential | perfective | sürmişim | sürmişsin | sürmiş | sürmişiz | sürmişsinüz | sürmişler | |
aorist | sürermişim | sürermişsin | sürermiş | sürermişiz | sürermişsiniz | sürerlermiş (or sürermişlar) | ||
imperfective | sürüyormuşum | sürüyormuşsun | sürüyormuş | sürüyormuşuz | sürüyormuşsunuz | sürüyorlarmış | ||
conditional | simple | sürsem | sürsen | sürse | sürsek | sürseniz | sürseler | |
perfective | sürseydim | sürseydin | sürseydi | sürseydik | sürseydiniz | sürseydiler | ||
optative | süreyim | süresin | süre | sürelim | süresiniz | süreler | ||
progressive | sürmekteyim | sürmektesin | sürmekte | sürmekteyiz | sürmektesiniz | sürmekteler | ||
necessitative | sürmeliyim | sürmelisin | sürmeli | sürmeliyiz | sürmelisiniz | sürmeliler | ||
imperative | sür | sürsün | sürün | sürsünler | ||||
Positive interrogative | ||||||||
singular | plural | |||||||
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | |||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | |||
indicative | present | aorist | sürer miyim? | sürer misin? | sürer mi? | sürer miyiz? | sürer misiniz? | sürerler mi? |
imperfective | sürüyor muyum? | sürüyor musun? | sürüyor mu? | sürüyor muyuz? | sürüyor musunuz? | sürüyorlar mı? | ||
past | perfective | sürdüm mü? | sürdün mü? | sürdü mü? | sürdük mü? | sürdünüz mü? | sürdüler mi? | |
imperfective | sürüyor muydum? | sürüyor muydun? | sürüyor muydu? | sürüyor muyduk? | sürüyor muydunuz? | sürüyorlar mıydı? | ||
future | sürecek miyim? | sürecek misin? | sürecek mi? | sürecek miyiz? | sürecek misiniz? | sürecekler mi? | ||
inferential | perfective | sürmüş müyüm? | sürmüş müsün? | sürmüş mü? | sürmüş müyüz? | sürmüş müsünüz? | sürmüşler mi? | |
aorist | sürer miymüşim? | sürer miymüşsin? | sürer miymüş? | sürer miymüşiz? | sürer miymüşsiniz? | sürerler miymiş? | ||
imperfective | sürüyor muymuşum? | sürüyor muymuşsun? | sürüyor muymuş? | sürüyor muymuşuz? | sürüyor muymuşsunuz? | sürüyorlar mıymış? | ||
conditional | simple | sürsem mi? | sürsen mi? | sürse mi? | sürsek mi? | sürseniz mi? | sürseler mi? | |
perfective | sürse miydim? | sürse miydin? | sürse miydi? | sürse miydik? | sürse miydiniz? | sürseler miydi? | ||
progressive | sürmekte miyim? | sürmekte misin? | sürmekte mi? | sürmekte miyiz? | sürmekte misiniz? | sürmekteler mi? | ||
necessitative | sürmeli miyim? | sürmeli misin? | sürmeli mi? | sürmeli miyiz? | sürmeli misiniz? | sürmeliler mi? | ||
Negative declarative | ||||||||
infinitive | sürmemek | |||||||
impersonal participle | imperfective | sürmeyen | ||||||
perfective | sürmemiş | |||||||
prospective | sürmeyecek | |||||||
personal participle | non-prospective | sürmediğim | sürmediğin | sürmediği | sürmediğimiz | sürmediğiniz | sürmedikleri | |
prospective | sürmeyeceğim | sürmeyeceğin | sürmeyeceği | sürmeyeceğimiz | sürmeyeceğiniz | sürmeyecekleri | ||
verbal noun | sürmeme | |||||||
way of doing | sürmeyüş | |||||||
singular | plural | |||||||
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | |||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | |||
indicative | present | aorist | sürmem | sürmezsin | sürmez | sürmeyiz | sürmezsiniz | sürmezler |
imperfective | sürmüyorum | sürmüyorsun | sürmüyor | sürmüyoruz | sürmüyorsunuz | sürmüyorlar | ||
past | perfective | sürmedim | sürmedin | sürmedi | sürmedik | sürmediniz | sürmediler | |
imperfective | sürmüyordum | sürmüyordun | sürmüyordu | sürmüyorduk | sürmüyordunuz | sürmüyorlardı | ||
future | sürmeyeceğim | sürmeyeceksin | sürmeyecek | sürmeyeceğiz | sürmeyeceksiniz | sürmeyecekler | ||
inferential | perfective | sürmemişim | sürmemişsin | sürmemiş | sürmemişiz | sürmemişsiniz | sürmemişler | |
aorist | sürmezmişim | sürmezmişsin | sürmezmiş | sürmezmişiz | sürmezmişsiniz | sürmezlermiş | ||
imperfective | sürmüyormuşum | sürmüyormuşsun | sürmüyormuş | sürmüyormuşuz | sürmüyormuşsunuz | sürmüyorlarmış | ||
conditional | simple | sürmesem | sürmesen | sürmese | sürmesek | sürmeseniz | sürmeseler | |
perfective | sürmeseydim | sürmeseydin | sürmeseydi | sürmeseydik | sürmeseydiniz | sürmeseydiler | ||
optative | sürmeyeyim | sürmeyesin | sürmeye | sürmeyelim | sürmeyesiniz | sürmeyeler | ||
progressive | sürmemekteyim | sürmemektesin | sürmemekte | sürmemekteyiz | sürmemektesiniz | sürmemekteler | ||
necessitative | sürmemeliyim | sürmemelisin | sürmemeli | sürmemeliyiz | sürmemelisiniz | sürmemeliler | ||
imperative | sürme | sürmesin | sürmeyin | sürmesinler | ||||
Negative interrogative | ||||||||
singular | plural | |||||||
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | |||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | |||
indicative | present | aorist | sürmez miyim? | sürmez misin? | sürmez mi? | sürmez miyiz? | sürmez misiniz? | sürmezler mi? |
imperfective | sürmüyor muyum? | sürmüyor musun? | sürmüyor mu? | sürmüyor muyuz? | sürmüyor musunuz? | sürmüyorlar mı? | ||
past | perfective | sürmedim mi? | sürmedin mi? | sürmedi mi? | sürmedik mi? | sürmediniz mi? | sürmediler mi? | |
imperfective | sürmüyor muydum? | sürmüyor muydun? | sürmüyor muydu? | sürmüyor muyduk? | sürmüyor muydunuz? | sürmüyorlar mıydı? | ||
future | sürmeyecek miyim? | sürmeyecek misin? | sürmeyecek mi? | sürmeyecek miyiz? | sürmeyecek misiniz? | sürmeyecekler mi? | ||
inferential | perfective | sürmemiş miyim? | sürmemiş misin? | sürmemiş mi? | sürmemiş miyiz? | sürmemiş misiniz? | sürmemişler mi? | |
aorist | sürmez miymişim? | sürmez miymişsin? | sürmez miymiş? | sürmez miymişiz? | sürmez miymişsiniz? | sürmezler miymiş? | ||
imperfective | sürmüyor muymuşum? | sürmüyor muymuşsun? | sürmüyor muymuş? | sürmüyor muymuşuz? | sürmüyor muymuşsunuz? | sürmüyorlar mıymış? | ||
conditional | simple | sürmesem mi? | sürmesen mi? | sürmese mi? | sürmesek mi? | sürmeseniz mi? | sürmeseler mi? | |
perfective | sürmese miydim? | sürmese miydin? | sürmese miydi? | sürmese miydik? | sürmese miydiniz? | sürmeseler miydi? | ||
progressive | sürmemekte miyim? | sürmemekte misin? | sürmemekte mi? | sürmemekte miyiz? | sürmemekte misiniz? | sürmemekteler mi? | ||
necessitative | sürmemeli miyim? | sürmemeli misin? | sürmemeli mi? | sürmemeli miyiz? | sürmemeli misiniz? | sürmemeliler mi? |
Derived terms
References
- Redhouse, James W. (1890) “سورمك”, in A Turkish and English Lexicon, Constantinople: A. H. Boyajian, page 1089
- Kélékian, Diran (1911) “سورمك”, in Dictionnaire turc-français, Constantinople: Mihran, page 698
- Starostin, Sergei, Dybo, Anna, Mudrak, Oleg (2003) “*sǖr-”, in Etymological dictionary of the Altaic languages (Handbuch der Orientalistik; VIII.8), Leiden, New York, Köln: E.J. Brill
- Nişanyan, Sevan (2002–) “sür-”, in Nişanyan Sözlük
- Salan, Erkan. "ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİNDE dürt-FİİLİYLE “(yağ, merhem…) sürmek” ANLAMINDA EŞ DEĞER KULLANILABİLEN FİİLLER." Dil Araştırmaları 10.18 (2016): 151-166.
Further reading
- “sürmek”, in Turkish dictionaries, Türk Dil Kurumu
- Starostin, Sergei, Dybo, Anna, Mudrak, Oleg (2003) “*sū́ri”, in Etymological dictionary of the Altaic languages (Handbuch der Orientalistik; VIII.8), Leiden, New York, Köln: E.J. Brill
- Starostin, Sergei, Dybo, Anna, Mudrak, Oleg (2003) “*ši̯ŭ́re”, in Etymological dictionary of the Altaic languages (Handbuch der Orientalistik; VIII.8), Leiden, New York, Köln: E.J. Brill