anlaşmak

Turkish

Etymology

From Ottoman Turkish آكلاشمق (añlaşmak).

Verb

anlaşmak (third-person singular simple present anlaşır)

  1. reciprocal of anlamak; to understand each other
  2. to come to agreement

Conjugation
Conjugation of anlaşmak (aorist in -V⁴r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.

Positive declarative
infinitive anlaşmak
impersonal participle imperfective anlaşan
perfective anlaşmış
prospective anlaşacak
personal participle non-prospective anlaşdığım anlaşdığın anlaşdığı anlaşdığımız anlaşdığınız anlaşdıkları
prospective anlaşacağım anlaşacağın anlaşacağı anlaşacağımız anlaşacağınız anlaşacakları
verbal noun anlaşma
way of doing anlaşış
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist anlaşırım anlaşırsın anlaşır anlaşırız anlaşırsınız anlaşırlar
imperfective anlaşıyorum anlaşıyorsun anlaşıyor anlaşıyoruz anlaşıyorsunuz anlaşıyorlar
past perfective anlaşdım anlaşdın anlaşdı anlaşdık anlaşdınız anlaşdılar
imperfective anlaşıyordum anlaşıyordun anlaşıyordu anlaşıyorduk anlaşıyordunuz anlaşıyorlardı (or anlaşıyordular)
future anlaşacağım anlaşacaksın anlaşacak anlaşacağız anlaşacaksınız anlaşacaklar
inferential perfective anlaşmışım anlaşmışsın anlaşmış anlaşmışız anlaşmışsınız anlaşmışlar
aorist anlaşırmışım anlaşırmışsın anlaşırmış anlaşırmışız anlaşırmışsınız anlaşırlarmış (or anlaşırmışlar)
imperfective anlaşıyormuşum anlaşıyormuşsun anlaşıyormuş anlaşıyormuşuz anlaşıyormuşsunuz anlaşıyorlarmış
conditional simple anlaşsam anlaşsan anlaşsa anlaşsak anlaşsanız anlaşsalar
perfective anlaşsaydım anlaşsaydın anlaşsaydı anlaşsaydık anlaşsaydınız anlaşsaydılar
optative anlaşayım anlaşasın anlaşa anlaşalım anlaşasınız anlaşalar
progressive anlaşmaktayım anlaşmaktasın anlaşmakta anlaşmaktayız anlaşmaktasınız anlaşmaktalar
necessitative anlaşmalıyım anlaşmalısın anlaşmalı anlaşmalıyız anlaşmalısınız anlaşmalılar
imperative anlaş anlaşsın anlaşın anlaşsınlar
Positive interrogative
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist anlaşır mıyım? anlaşır mısın? anlaşır mı? anlaşır mıyız? anlaşır mısınız? anlaşırlar mı?
imperfective anlaşıyor muyum? anlaşıyor musun? anlaşıyor mu? anlaşıyor muyuz? anlaşıyor musunuz? anlaşıyorlar mı?
past perfective anlaşdım mı? anlaşdın mı? anlaşdı mı? anlaşdık mı? anlaşdınız mı? anlaşdılar mı?
imperfective anlaşıyor muydum? anlaşıyor muydun? anlaşıyor muydu? anlaşıyor muyduk? anlaşıyor muydunuz? anlaşıyorlar mıydı?
future anlaşacak mıyım? anlaşacak mısın? anlaşacak mı? anlaşacak mıyız? anlaşacak mısınız? anlaşacaklar mı?
inferential perfective anlaşmış mıyım? anlaşmış mısın? anlaşmış mı? anlaşmış mıyız? anlaşmış mısınız? anlaşmışlar mı?
aorist anlaşır mıymışım? anlaşır mıymışsın? anlaşır mıymış? anlaşır mıymışız? anlaşır mıymışsınız? anlaşırlar mıymış?
imperfective anlaşıyor muymuşum? anlaşıyor muymuşsun? anlaşıyor muymuş? anlaşıyor muymuşuz? anlaşıyor muymuşsunuz? anlaşıyorlar mıymış?
conditional simple anlaşsam mı? anlaşsan mı? anlaşsa mı? anlaşsak mı? anlaşsanız mı? anlaşsalar mı?
perfective anlaşsa mıydım? anlaşsa mıydın? anlaşsa mıydı? anlaşsa mıydık? anlaşsa mıydınız? anlaşsalar mıydı?
progressive anlaşmakta mıyım? anlaşmakta mısın? anlaşmakta mı? anlaşmakta mıyız? anlaşmakta mısınız? anlaşmaktalar mı?
necessitative anlaşmalı mıyım? anlaşmalı mısın? anlaşmalı mı? anlaşmalı mıyız? anlaşmalı mısınız? anlaşmalılar mı?
Negative declarative
infinitive anlaşmamak
impersonal participle imperfective anlaşmayan
perfective anlaşmamış
prospective anlaşmayacak
personal participle non-prospective anlaşmadığım anlaşmadığın anlaşmadığı anlaşmadığımız anlaşmadığınız anlaşmadıkları
prospective anlaşmayacağım anlaşmayacağın anlaşmayacağı anlaşmayacağımız anlaşmayacağınız anlaşmayacakları
verbal noun anlaşmama
way of doing anlaşmayış
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist anlaşmam anlaşmazsın anlaşmaz anlaşmayız anlaşmazsınız anlaşmazlar
imperfective anlaşmıyorum anlaşmıyorsun anlaşmıyor anlaşmıyoruz anlaşmıyorsunuz anlaşmıyorlar
past perfective anlaşmadım anlaşmadın anlaşmadı anlaşmadık anlaşmadınız anlaşmadılar
imperfective anlaşmıyordum anlaşmıyordun anlaşmıyordu anlaşmıyorduk anlaşmıyordunuz anlaşmıyorlardı
future anlaşmayacağım anlaşmayacaksın anlaşmayacak anlaşmayacağız anlaşmayacaksınız anlaşmayacaklar
inferential perfective anlaşmamışım anlaşmamışsın anlaşmamış anlaşmamışız anlaşmamışsınız anlaşmamışlar
aorist anlaşmazmışım anlaşmazmışsın anlaşmazmış anlaşmazmışız anlaşmazmışsınız anlaşmazlarmış
imperfective anlaşmıyormuşum anlaşmıyormuşsun anlaşmıyormuş anlaşmıyormuşuz anlaşmıyormuşsunuz anlaşmıyorlarmış
conditional simple anlaşmasam anlaşmasan anlaşmasa anlaşmasak anlaşmasanız anlaşmasalar
perfective anlaşmasaydım anlaşmasaydın anlaşmasaydı anlaşmasaydık anlaşmasaydınız anlaşmasaydılar
optative anlaşmayayım anlaşmayasın anlaşmaya anlaşmayalım anlaşmayasınız anlaşmayalar
progressive anlaşmamaktayım anlaşmamaktasın anlaşmamakta anlaşmamaktayız anlaşmamaktasınız anlaşmamaktalar
necessitative anlaşmamalıyım anlaşmamalısın anlaşmamalı anlaşmamalıyız anlaşmamalısınız anlaşmamalılar
imperative anlaşma anlaşmasın anlaşmayın anlaşmasınlar
Negative interrogative
singular plural
1st person 2nd person 3rd person 1st person 2nd person 3rd person
ben sen o biz siz onlar
indicative present aorist anlaşmaz mıyım? anlaşmaz mısın? anlaşmaz mı? anlaşmaz mıyız? anlaşmaz mısınız? anlaşmazlar mı?
imperfective anlaşmıyor muyum? anlaşmıyor musun? anlaşmıyor mu? anlaşmıyor muyuz? anlaşmıyor musunuz? anlaşmıyorlar mı?
past perfective anlaşmadım mı? anlaşmadın mı? anlaşmadı mı? anlaşmadık mı? anlaşmadınız mı? anlaşmadılar mı?
imperfective anlaşmıyor muydum? anlaşmıyor muydun? anlaşmıyor muydu? anlaşmıyor muyduk? anlaşmıyor muydunuz? anlaşmıyorlar mıydı?
future anlaşmayacak mıyım? anlaşmayacak mısın? anlaşmayacak mı? anlaşmayacak mıyız? anlaşmayacak mısınız? anlaşmayacaklar mı?
inferential perfective anlaşmamış mıyım? anlaşmamış mısın? anlaşmamış mı? anlaşmamış mıyız? anlaşmamış mısınız? anlaşmamışlar mı?
aorist anlaşmaz mıymışım? anlaşmaz mıymışsın? anlaşmaz mıymış? anlaşmaz mıymışız? anlaşmaz mıymışsınız? anlaşmazlar mıymış?
imperfective anlaşmıyor muymuşum? anlaşmıyor muymuşsun? anlaşmıyor muymuş? anlaşmıyor muymuşuz? anlaşmıyor muymuşsunuz? anlaşmıyorlar mıymış?
conditional simple anlaşmasam mı? anlaşmasan mı? anlaşmasa mı? anlaşmasak mı? anlaşmasanız mı? anlaşmasalar mı?
perfective anlaşmasa mıydım? anlaşmasa mıydın? anlaşmasa mıydı? anlaşmasa mıydık? anlaşmasa mıydınız? anlaşmasalar mıydı?
progressive anlaşmamakta mıyım? anlaşmamakta mısın? anlaşmamakta mı? anlaşmamakta mıyız? anlaşmamakta mısınız? anlaşmamaktalar mı?
necessitative anlaşmamalı mıyım? anlaşmamalı mısın? anlaşmamalı mı? anlaşmamalı mıyız? anlaşmamalı mısınız? anlaşmamalılar mı?

References
  • Kélékian, Diran (1911) “آكلاشمق”, in Dictionnaire turc-français‎, Constantinople: Mihran, page 30
  • Nişanyan, Sevan (2002–) “anlamak”, in Nişanyan Sözlük
  • Avery, Robert et al., editors (2013), The Redhouse Dictionary Turkish/Ottoman English, 21st edition, Istanbul: Sev Yayıncılık, →ISBN

Further reading
This article is issued from Wiktionary. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.